DEQ

Hikaye Hakkında

 KAYBOLAN GELENEK

 Mezopotamya’nın kaybolan yüzü…

Dövmenin tarihi ile ilgili kesin bir tarih söylemek çok zor, çünkü on bin yıllara dayanıyor. Bazı kaynaklarda ise 500 yüz yıllık olduğu da söylenir. Kamış ve yaprak boyalarıyla yapılmış Mısır mumyalarındaki dövmeler ise M.Ö. 2000’li yıllara ait olduğu söylenmektedir.  İlk dövme olayının yapılış tarihiyle ilgilide pek çok şey söyleniyor. Ama Mezopotamya bölgesinde on bin yıllardan beri Kürtlerin ve Arapların yaşadığı bu coğrafyada yapılmaktadır. Kabile döneminde de dövmeye rastlanıldığı söylenmektedir. Her kabilenin ayrı bir dövmesi, ve her kabilenin içindeki insanların yaptıkları işe göre dövmesi yapması, kabile reisinin dövmesi ayrı, işçilerin dövmesinin ayrı şekillerden oluştuğu söylenir. Bu feodalizmin gelişmesiyle aşiretlere ve dinlerde de görülmektedir. Her farklı dinin farklı simgeleri, ve her aşiretin farklı dövmeleri olduğuna dair kesin bilgiler bulunmaktadır. Günümüzde ise sadece yaşlı insanlarda olduğu görülmektedir. Gençlerde pek görülmemektedir.

Dövme, düğüm , dak ve deq diye isimlenen bu kültür, dünyanın birçok coğrafyasında da görülmüştür. Avusturya ve İtalya sınır dağlarında bulunan buz adamın dövmeleri, muhtemelen İÖ. 10 bin ila 38 bin tarihlerini göstermektedir. Japonlardaki balçıktan dövmeler ise, İÖ.5 bin yıldan daha eskidir. Mısır mumyalarındaki dövmeler İÖ. 2 binli yıllara aittir. Hunların Pazırık Kurganlarında da dövmeler bulunmuştur. Antik Trak Kavmi, dövmeyi asalet nişanesi olarak kabul ederdi. Yunanlılar ise dövmeleri ahlaksızlık olarak görürdü. Romalılarda dövme suçlu ve köle belirleme işareti olarak kullanılırdı. Amerika'nın birçok bölgesinde de dövmelere rastlanmıştır.( Meksika, Güney ve Kuzey Amerika yerlileri, Kızılderililer)

Cezayirli gemiciler tarafından Osmanlı'ya yayılan dövmelerin, 17.yy da yeniçerilere bağlı bölükleri simgelemek amacıyla kullanıldığı yayınlarda iddia edilmektedir

Pasifik bölgesinde (Amerika, Avustralya, Markiz, Samoa, Yeni Zelanda, Meksika Hawai, Burma, Tayland, Laos, Japonya) dövmecilik tekniği hayli gelişmiştir. Sibirya, Orta Asya, Ortadoğu ve Afrika'nın önemli bir bölümü, dövmenin yaygın olduğu bölgelerden sayılır. Eskimolar, Çukçiler, Gurdenland ile İtalya'nın bazı yerlileri cilt altına bazı cisimleri gömerek yapılan dövme türüne rağbet ederler.

Farklı şekillerde söylenen, ve her dilde farklı bir anlam bulan; Deq, daq, vesm, dövün, daki, daqi olarak söylenmektedir, Kürt dilinden. Mağaralarda, duvarlarda ve mezarlarda da bu deq motiflerine rastlamak mümkündür. Mezarlarda dahi dövme motiflerine çok rastlanılmaktadır. Dövmeler, Şamanizm, paganizm, animizm, sabilik, Taoizm, Budizm, Manihaizm ve Zerdüştlük inançlarının derin izlerini içinde taşır. Dövme motifleri ve sembolleri aslında her biri birer hikâyeyi, öyküyü ve geçmişin sırlı, mistik ve mitolojik değerleri anlatmaktadır.

Dövme, bedene uyumlu bir boya maddesinin ömür boyu çıkmayacak biçimde derinin alt yüzeyine desenler halinde nakşediliş sanatıdır. Yapan kişiler yörede "karaçı" diye tanımlanan bir çeşit Roman(Çingene) asıllılardır. Bu kişiler Hindistan’ın Karaçi bölgesinden gelen ve yerleşik hayata geçemeyen kişiler olarak da biliniyor. Daha çok dans, müzik aletleri çalma gibi alanlarda tanınırlar. Bu kişiler yöre halkını ücreti karşılığında dövmelerle donatırlar. Şimdilerde revaçta olmayan ama geçici ve baskı dövmelerle yer değiştiren bu kültür halen genç erkekler tarafından işlendiği görülmüştür. Daha önce köy köy dolaşıp bu işi yapan karaçilere de pek rastlamak mümkün değildir. Bir nevi geçim kaynağıydı dövme sanatı. Köylerde ve şehirlerde dışladığımız bu insanlar bu şekilde geçim kaynaklarını da kayb etmiş durumdalar.

Dövmenin yapılışı ise; Dövme boyası hazırlanır, bu boyanın hammaddesi yeni doğum yapmış kadın(kız çocuğu dünyaya getirmiş) sütü, hayvan ödü, lambanın isi ve bazı katkı maddeleri karışımıyla elde edilir. Dövme vücudun hangi bölgesine işlenecekse ince bir çöple şekli çizilir. Daha sonra üç, beş, yedi veya dokuz  iğne ile şeklin üstü saatlerce iğnelenir. Deri altına geçilip her tarafa işlenir. Sonra bir hafta boyunca iğnelenen vücuttaki bu bölgeler kabuk tutar. Kabuk iyileşip kalktıktan sonra dövme ya da dek dediğimiz şekil ortaya çıkar.

Zamanında özellikle, Doğu ve Güneydoğuda yapılan kalıcı mavi dövmeler temelinde güzellik, soyluluk, hatta aşiret soyuna bağlılık olarak da tanımlanır. 50 yıl önce Urfa’da bir erkek bir kızla nişanlandığında erkek nişanlısına dövme parasını gönderip nişanlısının vücuduna dövmeler yaptırmasını isterdi.

Dövme yapımı sırasında tarifi olmayan bir acı his edilmektedir. Bu keyifli bir acıdır. Bu acı daha sonra bedenine güzellik katar, ona yeni anlamlar yükler. Hayal ettiğini, kendi vücuduna nakış etmenin mutluluğu, zarifliği ve soyluluğunu taşımaktadır artık.  

Dövmeyi yaptıran kişinin bu özelliklerine dikkat edilir. Evlenmiş boşanmış birisi olmamalı. Sağlıklı birisi olmalı ve ölü çocuk doğurmuş, ya da çocuğu ölmüş biri olmamalı. Yapan kişinin kötü kaderinin dövme aracılığıyla yapılan kişiye geçtiği düşünülmekte. Daha önce dövme yapmış tecrübeli birisinin dövmeyi yapması, dövmeyi yaptıranın öncelikli tercihi.

Dövme işini yapan erkeklere “dekkak”, bayanlara ise “dekkabe”, dövme yaptıran erkek-lere “medkuk”, kadınlara “medkuke” denilmektedir

Kadın ve erkek dövmesi farklıdır. Kadın zariflik ve güzellik için, erkek ise gücün ve iktidarın simgesi olarak görülür. Kadın ve erkek vücudunun faklı yerlerine yapılır. Kadında genellikle dövmeler; iki kaş arasına, yanak ve burun üstüne, çene üstü ve gırtlak bölgesine, ayak parmak üstlerine, karın üstlerine, kalçalarına, sırtlarına, ayak bileğinden dize kadar olan bölge, alt çeneden göğüs uçlarına kadar dövmeler yaptırdığı söylenmektedir. Erkeklerin genellikle şakak bölgesi ve ellerin dış kısmına dövmeler yaptırmaktadır.

Kadınların çoğunda, alt çenelerinde dövme görülmektedir. Bunun anlamı da, cariye bir kadının bir erkek tarafından dudağının ısırılmasına tepki olarak tüm kadınlar alt dudaklarını dövme ile kapatmışlardır. Cariyeye sahip çıkma amacıyla dudaklarının maviye boyanması eyleminden sonra bu gelenek olağan hale gelmiştir. Böyle tepkisel bir eylem olduğu da söylenmektedir. Tarihin belki ilk feminist eylemidir de diyebiliriz.

Dövmeyi yapmadaki amaçları da farklıdır. Kimisi büyüden-kem gözlerden korunmak için, kimisi yitirdiği sevdiğini bedeninde ölümsüzleştirmek için, kimisi aşiretinin damgası niteliğini taşıdığı için, kimisi de mitolojik-dini süsü olduğu için vücuduna işler. Bazıları da güzellik için birde etkilenmeden de çoğu kişi yapmaktadır. Köyden veya komşusunda birinde gördüğü dövmeyi kendisinde de görmek istemişler.

Dövmenin anlam coğrafyasından kaybolmaya ve yok olmaya yüz tutmuş bu geleneğin, sırlarla dolu olduğu görülmektedir. İnsanoğlu bu dövmelerde ne buldu? İslam haram kıldığı halde diretilmesinin ardında hangi düşünce yatmaktadır? Yahudi ve Hıristiyan inancının da yasakladığı dövmelerin temeli çok eskilere dayatılsa da günümüzde özellikle Doğu ve Güneydoğu illerindeki Kürt, Arap, Alevi, Ezidi gibi Mezopotamya da yaşayan halklar tarafından yapılmaktadır. İslam dininde dövme yapanın cennet kapısından içeri giremeyeceği. Öbür dünyada kerpetenle o dövmelerin söküleceği ve çok ağır bir şekilde cezalandırılacağı gibi bir inanış vardır. Fotoğrafını çektiğim kadınların azımsanmayacak bir çoğunluğunun pişman olduğu ama büyük bir kısmının da pişman olmadıklarını söyledi. Pişman olanlar ise İslam dinine göre değerlendirdikleri için, günah ve abdestin kabul edilmediği yönündeki söylentilerden dolayı olduğunu söylüyorlardı. Bazılarında dövmeyi çok sevdiklerini ve isteyerek yaptıklarını ve erkeğe karşı güzelliği ifade ettiği, erkeği bir nevi cezb etmeninde bir yöntemi olduğunu söyleyenlerde oldu. Birde öbür dünyada yaptıkları dövme darbeleri kadar çivi çakılacağı inanışı da vardır.

Kadınların vücutlarına kazıttığı her motif, her figür sembolik şifrelerle doludur. Araştırmacılara göre, dövmelerdeki şekillerin tümü, bir bakıma ana tanrıçanın kutsanmasına dayanır. Hayat kaynağı annenin doğurganlığını, döl ve bereketini, ceninin gelişim evrelerini ve nihayet hayat ve ölümü simgeler.

Çoğu insan daha buluğ çağına erişmeden veya genç yaşlarında dövme yaptırmaktadır. Büyüdükten sonra pişman olduklarını ifade eden insan sayısı azımsanmayacak kadar fazladır.

İnsanlar dövme şekillerine özel anlamlar yüklemişlerdir. Kimileri, Güneş ve ay şeklinde alınlarına yaptıkları dövmelerle kendilerinin güzel olduklarını anlatmaya çalışmaktadırlar. Ceylan şeklinde dövmelerde kadının kendisini ceylana benzetmesi anlamını taşır. Eldeki bütün bileği saracak dövmeler ise sadakat, bağlılık anlamına gelir. Ayak parmaklarına yapılan tarak ve makas şeklindeki dövmeler kısmetin açılması anlamını taşır. Kimi dövmelerde haç işareti, üçgen, dörtgen, beşgen, altıgen gibi şekillerde görülür.

Erkeklerin genellikle şakak bölgesi ve ellerin dış kısmına dövmeler yaptırdığına rastlanmaktayız. Arap harfleriyle yazılmış isim ve ibarelere, aslan, yılan, ay gibi şekillere rastlamak mümkündür. Şakakların da ise genelde üç nokta şeklindedir.

Dövme, kadınlar tarafından özellikle çene, çene altı, ayak bileği, boyun, göğüs ve el üstlerinde tercih edilmekte, erkeklerde ise burun üzeri ve alın ortasında, el üstlerinde, el bileğinde ve kollarda dövüne rastlanmaktadır. Bazı kadınlarda ceren adı verdikleri dövme ise daha özeldir. Alt çeneden başlayıp, ta göğüslerinin ucuna kadar devam eder. Ayak bileklerinden başlayıp dizlere kadar, birde karın bölgesine de yapan nadir kadınlar varmış.

Yapılan bazı dövmelerin anlamları;

Ay motifi: Yaşam kaynağını, sonsuz yaşam isteğini simgelemektedir.

Ceren motifi: Çene altından başlayarak, boyunda devam eden ve iki göğüste şekillenen ceren motifidir.

Tarak ve ayna motifi: Kadınlarda el üstü ve ayak bileklerinde rastlanan tarak ve ayna şekilleridir.

Halka motifi: Dövme desenleri arasında ayak bileklerinde halka motifleri önemli yer tutmaktadır.

Haç motifi: Haç motifi Hıristiyanlığın bir simgesi diye bilinse de gerçekte bu motifin tarihi çok daha eskilere uzanıyor. Renkleriyle birlikte uğurlu yön bildirdiğine, kötü bakışların etkisini yok ettiğine inanılıyor. Ucu içe dönük okun deldiği daire ise döllenmenin bir göstergesi olarak doğurganlık ve bereketi simgeliyor.

Güneş motifi: Erkeklerin sağ şakaklarında dokuz noktayla yapılmış güneş kursu, onu taşıyanın her daim sağduyulu, akıllı ve zeki olacağına, ahrette yanmayacağına dair söylentiler çok yaygındır. Çok rastlanan güneş ve ay motifleri yaşam kaynağını, sonsuz yaşam isteğini simgelemektedirler. Güneş motifini genellikle bütün ezidi kadınların alınlarında görülmektedir, buda güneşe olan inanıştan kaynaklanmaktadır.

Hayat ağacı motifi: Kadınlarda boyundan göğsüne inen hayat ağacı motifi Ana Tanrıça inanışından kaynaklanıyor. Hayat kaynağı annenin doğurganlığını, ceninin gelişim evrelerini ve nihayet hayat ile ölümü simgeliyor.

V motifi: Karın üzerinde V veya V'li haç işareti, baş ağrısını önlermiş.

 İnsan bedeninin çeşitli yerlerine işlenen dövme kutsal birer metin olarak tanımlanmaktadır. Bir abide anıtı ve yazıtı gibi günümüze kadar yaşatmaktadırlar. Kürtlerin yoğunluklu olarak yaşadığı Mezopotamya’da, bütün baskıcı unsurlara maruz kaldıklarından, yazılı tarih yerine bir nevi bedenlere işlenen birer belge niteliği taşımaktadır. Dövmenin çıkış nedeni de aslında inançsaldır. Kötü şeylerden koruduğu düşünülüyor. Daha çok işlenen figürler ise güneş, ay ve yıldız. Ancak güneş bunların içerisinde en yoğun işlenenidir. Zerdüştlük ve ezidilik dinlerinde güneş kutsal olduğu için ve güneşe dönülüp dua edilir bu dinlerde, kadınlar alın bölgelerine yarım güneşi simgeleyen dövmeyi çok işlemektedirler. Bunlar birer kutsal metin aslında. Çünkü Kürtlerin yazılı bir tarihi yok. Nasıl ki tarihi, örf adet ve edebiyatı, sözlü olarak dengbejler sayesinde günümüze ulaşmışsa, dini ve inançsal yaşam da bedenlere yapılan tasvirlerle ulaşmış. Kürt inanışları günümüze böyle geldi.

Sonuç olarak, bütün dinler yasaklasa da deq yapıldı, vücutlara…   

Derilere kazındı, bir daha çıkmayacasına… 

Deq, Kürt kadının teninde özgürlüğe açılan pencereydi.

@Paşa İMREK